Dünya üzerinde geçmişten günümüze eşitsizlik ve adaletsizlik içinde yaşayan insanların özgürlüklerine nasıl kavuşacakları birçok felsefe düşünürü tarafından incelenmiştir. Jean Jacques Rousseau’da bu düşünürlerin başında gelmektedir. Aydınlanma düşünürleri arasında büyük bir yeri olan Rousseau, devrim öncesi mutlak monarşi ile yönetilen ve kral karşıtı fikir beyan etmenin ciddi sonuçlar doğurduğu Fransa’da, toplum sözleşmesi olarak adlandırılan kralın değil de bireylerin kendi kendini yönetmesini esas alan bir kuram ortaya atmıştır. Rousseau, insanların nasıl özgür olacağını, alacağı eğitimleri ve modern hayata geçmiş olmanın insanlar üzerinde ne gibi etkileri olduğunu, kendi felsefesinde sıklıkla bahsetmiştir. Bu çalışmada genel olarak Rousseau’nun neden toplum sözleşmesine gerek duyduğunu, Rousseau’ya göre mülkiyet kavramının ortaya çıkmış olmasının insanlar için ne tür sonuçlar doğururduğunu, insan nasıl eğitilmeli, doğa durumundan modern hayata geçen insanda ne gibi değişimler oldu, gibi sorulara verdiği cevaplar ele alınmaktadır.
How people living in the world with inequality and injustice from past to present can achieve their freedom has been studied by many philosophical thinkers. Jean Jacques Rousseau is one of these thinkers. Rousseau, in France, which was ruled by the pre-revolutionary absolute monarchy and was seriously born by the anti-king idea, put forward atheory based on the self-government of individuals, not the king, shared as a social contract. Rousseau talkedabout how people can livefreely, the education they will receive, and the effects of transition to modern life on people in his philosophy. This will generally address questions such as why Rousseau needed a social contract, what kind of consequences his property would have for the emergence of his property, how man should be educated, what kind of changes in the state of nature in modern man.