Felsefe tarihi, düşüncenin gözünü varlıktan insana çevirdiği dönemden bu yana insanın var oluşu ve sonrasında siyasal var oluşu üzerine bir dizi tartışma üzerinden şekillenmiştir. Felsefi düşünce içinde doğduğu ve geliştiği toplumsal ve siyasal şartlardan bağımsız olmamıştır. Antik Yunan’dan bu yana ortaya çıkan toplumsal ve siyasal kurumlar, yapılar ve süreçler siyasal teorinin, üzerinde kafa yorduğu meseleler olmuştur. Nitekim bu çalışma, bu süreçler içinde kendini bulma çabasında olan insan üzerine düşünen siyasal düşüncenin, etik, siyaset ve eylem ile ilişkisi bağlamında izini sürmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda antik Yunan’da siyasal düşünceyi şekillendiren etik-siyaset ilişkisi, günümüz modern toplumlarının siyasal sorunlarını kavrayabilmek için bir imkan olarak değerlendirilmektedir. İnsan için iyinin ne olduğu arayışı onu yaşamının amacına götürebilecek midir? İnsan olarak var olma mücadelesi onu siyasal varlık haline getirirken, kaybolmakta olduğu iddia edilen siyasal alan yeniden kurulabilecek midir? Çalışmada bu sorulara, çağdaş teorisyenlerin iddia ve tartışmalarının izi sürülerek cevap aranmaktadır. Bu arayışta Aristoteles’in kurduğu etik-siyaset ilişkisi başlangıç olarak kabul edilerek, çağdaş siyasal teorisyenlerden Hannah Arendt, Jürgen Habermas, Chantal Mouffe ve Benjamin Barber’in siyaset kavrayışları etik ve eylemle ilişkisi bağlamında değerlendirilmektedir.
The history of philosophy has been shaped over a series of discussions about the existence of human and human’s political existence since thought has turned its eyes on human from existence. Philosophical thought has not developed in an independent manner from the social and political conditions it was born into. The social and political institutions, structures and processes which have emerged since the Ancient Greek thought have been issues political theory has dealt with. In fact, this study aims at tracing political thought on human who has attempted to find him/herself within these process in the context of ethics, politics and practice. In this respect, the ethics-politics relationship which has shaped political thought in Ancient Greece is evaluated as an opportunity to comprehend the political problems of modern societies. Can the search for what is good for human allow him/her to reach his/her life’s purpose? While human’s struggle to exist makes him/her a political being, is the political areas which is claimed to be on the verge of being lost be reestablished? In this study, the answers to these questions are sought by tracing the claims and discussions of contemporary theoreticians. In this search, the relationship established by Aristoteles was taken as the starting point and the political understandings of contemporary political theoreticians Hannah Arendt, Jürgen Habermas, Chantal Mouffe and Benjamin Barber will be evaluated within the scope of their relationship between ethics and pratice.