Postmodernite ilk olarak tek başına modernist yapıya karşı “düşünümsellik, ironi, yapaylık, rastgelelik, anarşi, parçalanma, pastiş ve alegori” lehine bir tepkiye atıfta bulunan bir mimari terim olarak popüler hale getirilmiştir. O dönemlerden beri ve özellikle son beş yılda artan bir hızla organizasyon teorisyenlerinin ilgi alanlarına girmiştir. Terim şimdi kültürle ilgili popüler söylemde yaygın olarak kullanılmaktadır ve onun yararlılığı ya da başka türlü çağdaş toplumların ortaya çıkan özelliklerini açıklamak için bir araç olarak pek çok tartışma teşvik edilmiştir. Postmodernite ve kültür arasındaki bu bağlantının, onun organizasyon çalışmalarına dahil edilmesini açıklamaya yardımcı olması muhtemel görünmektedir. Bunların çoğu yönetimsel “hızlı düzeltme” türünden olmakla birlikte, normatif reçetelerden kaçınmak ve dikkati dil, mit, sembolizm, ritüel vb. bu akımlar göz önüne alındığında, postmodernizmin örgütler üzerine alternatif bakış açılarıyla ilgilenenler tarafından tartışılmaya başlaması pek şaşırtıcı değildir. Sonuçta, kültürümüz dönüşüyorsa, organizasyonlarımız da dönüşebilmektedir.
Postmodernity was first popularized as an architectural term, referring to a reaction against the stand-alone modernist structure in favor of "reflectivity, irony, artificiality, randomness, anarchy, fragmentation, pastiche and allegory". Since then, and especially in the last five years, it has entered the field of interest of organization theorists with an increasing speed. The term is now widely used in popular discourse about culture, and much discussion has been encouraged of its usefulness or as a tool to describe otherwise emerging features of contemporary societies. This link between postmodernity and culture seems likely to help explain its inclusion in organizational work. While most of these are of the administrative "quick fix" type, avoiding normative prescriptions and diverting attention to language, myth, symbolism, ritual, etc. Given these currents, it is hardly surprising that postmodernism is starting to be discussed by those interested in alternative perspectives on organizations. After all, if our culture is transforming, so can our organizations.